Search

Servet-i Fünun Edebiyatı Ayrıntılı Konu Anlatımı

31 Aralık 2013 Salı

Servet-i Fünûn

Servet-i Fünûn Romanının Dil ve Anlatım Özellikleri

Tanzimat'la başlayan Türk romanı, Servet-i Fünûn döneminde Namık Kemal'in açtığı sanatkârane üslup ile gelişimini devam ettirmiştir. Bu dönemde roman, gerek üslup gerekse teknik bakımdan önceki döneme göre büyük gelişim göstermiştir. Romanda Tanzimatçılarda görülen kurgu hataları, üslup eksiklikleri, acemilikler Servet-i Fünûn döneminde kaybolmuştur. Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı biçimde verilmiştir. Yazarlar, eserde kişiliğini gizlemiştir. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
Servet-i Fünûncular, Tanzimat'la başlayan dilde sadelik anlayışından uzak durmuş, aydın kesim için süslü ve sanatlı bir dille eserler vermiştir. Onlar estetiğe önem vermiş, bu da beraberinde dil zenginliğini getirmiştir. Ancak sanatkârane üslup anlayışı eserlerde kullanılan dilin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine neden olmuştur. Sanatçılar duygu ve düşüncelerini anlatmak
için Arapçadan, Farsçadan, Batı edebiyatından sözcük ve tamlamalar kullanmışlardır. Batı edebiyatının etkisiyle kısa cümleler kurmaya özen göstermişlerdir. Yazılarda Fransız cümle yapısının etkisi vardır. Söz diziminde yenilikler yapmışlar; kesik cümleler kullanmışlar, sıfatları ismin sonunda kullanmışlar, fiilsiz cümleler oluşturmuşlar, "ve" bağlacına, "ah" ve "oh" gibi ünlemlere cümlelerde bol bol yer vermişlerdir.

Servet-i Fünûn Romanının Tema/Konu Özellikleri

Tanzimat sanatçıları devrin koşulları gereği dışa dönük sosyal yazarlardır. Yapıtlarında işledikleri konular da yanlış Batılılaşma, görücü usulüyle evlenme, esaret (kölelik) gibi sosyal konulardır. Servet-i Fünûn sanatçıları ise yaşadıkları dönemdeki siyasal baskılar ve sansür nedeniyle bireysel konulara yönelmiştir. Bunun sonucu olarak sosyal içerikli temalardan uzak durmuşlar; eserlerinde hayâl-hakikat çatışması, başarısız aşklar, karamsarlık gibi bireysel temalara yönelmişlerdir.
Yazar yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Onun, yaşadığı toplumun uzak bir şekilde eser vermesi olanaksızdır. Bu açıdan her tema yazıldığı dönemin zihniyetini, sosyal ve kültürel durumlarını yansıtır. Kısacası yaşamın gerçeği ile romanın gerçeği birbiriyle örtüşmez; ancak roman gerçek yaşamdan, içinde yaşadığı toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamdan etkilenir. Üretildiği toplumun yansımalarını içerir. Mai ve Siyah'ta romanın yazıldığı dönemin basın hayatı, Aşk-ı Memnu'da Beyoğlundaki yaşam, eğlence merkezleri yer alır. Servet-i Fünûn romanında, konular İstanbul'daki seçkin kişilerin yaşamından, özellikle Batılı çevrelerden alınır. Hayal kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar romanlara konu olur.

Servet-i Fünûn ile Tanzimat Romanının Karşılaştırılması

Tanzimat Dönemi'nde yazarlar roman türünün ilk örneklerini vermiştir. Bu dönemde yazarlar, romanda belli bir gelişmeyi değil, Doğu ve Batı kültürünü birbirine katarak sosyal yararı gözetmiştir. Halka seslenebilmek için yazmış, bu yolda meddah ağzını kullanmış, öğreticiliği amaçlamıştır. Bu açıdan Tanzimat romanları teknik olarak kusurlu; ama bu türü yaygın hâle getirmesi açısından önemlidir. Yazarlar, romanlarında halkı göz önünde bulundurmuş, görüşleriyle kahramanları üzerinde etkili olmuş, romanlarının olay akışını sık sık keserek okura bilgiler vermiştir. Edebiyatımızda Batılı anlamda esas roman, Servet-i Fünûn'la başlar. Servet-i Fünûncular realist ve natüralist yazarları, psikolojik roman çığırını açan yazarları ve onların roman anlayışlarını örnek almışlardır. Toplumsal yarar içeren sosyal konular (cariyelik, görücü usulüyle evlilik, köle ticareti, yanlış Batılılaşma vs.) gitmiş, kişisel konular, özellikle aşk konusu romanlara hakim olmuştur.
Tanzimat romanlarında kişilerin psikolojik çatışmalarına çok az yer verildiğini, yazarların görüşlerinin roman kahramanları üzerinde etkili olduğunu, romanlarda gösterme tekniği yerine öykülemenin ağır bastığını önceki ünitemizde işlemiştik. Bu dönem roman yazarları daha çok, Doğu edebiyatının etkisindedir. Tanzimat Dönemi romanlarında ne canlı bir psikoloji ne karakter ne de gerçekçi yaşam sahneleri vardır. Bu nedenle yazarlar, tasvir ve tahlilde başarılı olamamışlardır.
Romanlarda ağırlıklı olarak kişilerin yaşamı ve salon hayatı işlenir. Kişilerin ruh çözümlemelerine, tabiat ve çevre betimlemelerine özen gösterilir. Roman kişileri, romantik yönleri olmakla birlikte genellikle modern yaşamın içinden, eğitimli, bazen hırslı, bazen isyankar, geleneğin kalıplarını kıran, ümitle bunalım arası gelgitler yaşayan gerçekçi kişilerdir. Bu kişiler karamsar tipler, çapkın ve macera peşinde olanlar, zengin ve Avrupalı tipler olarak sınıflandırılabilir.
Yazarlar kahramanlarını psikolojik gerçekliklere uygun olarak serbest bırakır, okuru, taraf tutmadan kahramanları anlama ve çözümlemeye yönlendirir. Bunun yanında yazarlar, romanlarda Batı tarzı hayatı ve kahramanları işlemişler, sosyal yaşamdan da kuvvetli tiplere ve sahnelere de yer vermişlerdir. Örneğin Halit Ziya'nın Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Aşk-ı Memnu'daki Firdevs Hanım, Nihal ve Bihter, o devir İstanbul'unda yaşamış toplumdan kişilerdir.
Tanzimatta sade dile yönelim vardır. Şinasi ile başlayan dilde sadeleşmeyi Ahmet Mithat, uygulamaya çalışır. Fakat özentisiz cümleler kurduğu için bunda başarılı olamaz. Samipaşazâde Sezai dilde sadeleşmeyi savunmakla birlikte sanatlı söz söyleme alışkanlığından bütünüyle kurtulamaz. Bu konuda Nabizade Nazım daha başarılıdır. Servet-i Fünûn roman ve öykülerinde ise sade dil anlayışı bir kenara bırakılmış, son derece süslü ve sanatlı, arapça ve farsça sözcüklerle yüklü bir dil kullanılmıştır.

Servet-i Fünûn Romancılarının Etkilendiği Akımlar

Roman, temsil ettiği akıma göre romantik roman, natüralist roman, realist roman; konusuna göre aşk romanı, toplumsal roman, polisiye roman, macera romanı gibi isimler alır. Servet-i Fünûn yazarları, yakından takip ettikleri Fransız yazarların etkisiyle realist roman anlayışını benimsemişlerdir. Realist romanlar olayları kişi ve çevreyi gerçekçi bir şekilde anlatır. Yazarlar kendi duygu ve düşüncelerini esere yansıtmazlar. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalırlar. Realist romanlarda eserin üslubu yapmacıksızdır. Servet-i Fünûn yazarları, romanda realist ve natüralist yazarları örnek almışlardır. Realist romanda gözlem ve araştırma ön planda, his ve hayal unsurları ise ikinci plandadır. Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar önemlidir. Gözlem önemlidir. Yazarlar gerçeğe uygun çevre betimlemeleri yapmıştır. Bu dönem romancıları, esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmaz, kişiliğini gizler. Bunun için de olayları, kişileri iç ve dış özellikleriyle, psikolojik yönleriyle objektif bir şekilde anlatır. Dil ve üslup olaya ve olayın kahramanının kişiliğine uygun olarak kullanılır. Natüralist romanlarda bilime ve araştırmaya daha çok önem verilir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal meseleleri araştırmada realistlerden çok daha fazla bilimsel metodlara bağlıdır. Toplumu âdeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, bilimsel verilere bağlı kalarak yazarlar. Servet-i Fünûn yazarlarının romanlarında realizm belirgindir. Sanat sanat içindir anlayışından hareketle sanatçılar dil ve anlatıma önem vermişlerdir.

Servet-i Fünûn Romanının Genel Özellikleri


  1. Bu dönemin romanlarında olay örgüsünün, konuların, konuşmaların başarılı bir biçimde yer aldığı görülür. Bu nedenle Servet-i Fünun romanı Tanzimat romanından daha sağlam bir tekniğe sahiptir.
  2. Servet-i Fünun romancıları dönemin başlarında hem romantizmin etkisindedirler, hem de baskıcı bir siyasal ortam içinde yaşamışlardır. Bu yüzden önceleri daha çok bireysel konuları işlemişlerdir.
  3. Sonraları gerçekçiliğe (realizm) yönelmiş, eserlerinde toplum yaşayışını vermeye başlamışlardır. Toplumun nasıl batılılaştığını; batılaşmanın yanlış anlaşıldığını anlatmış; batılı aile ve toplum yaşantısının doğru örneklerini göstermeye çalışmışlardır.
  4. Servet-i Fünun döneminin en başarılı romancısı Halit Ziya Uşaklıgil (1867- 1945)'dir. Uşaklıgil, ünlü romanı Aşk-ı Memnu (1900)'da varlıklı bir ailedeki batılı yaşam biçimini anlatır. Mai ve Siyah (1897) adlı romanında ise o dönemin basını, bir Türk ailesinin yaşayış biçimi ve bir şairin dünyası verilmiştir.
  5. Bu dönem roman ve öykücüleri batılaşmadan sonra aşk konusunu işlemişlerdir. Özellikle Mehmet Rauf (1875-1931) romanlarında bireylerin iç dünyasını ve romantik aşkları konu edinmiştir. Onda toplumsal ögeler çok az yer alır; ağırlık psikolojik içeriklidir. Mehmet Rauf'un Eylül (1901) adlı eseri Türk edebiyatının en başarılı psikolojik romanıdır.
  6. Dil ve anlatım, Servet-i Fünun roman ve öyküsünün en zayıf yönüdür. Yazarlar sözlüklerden, unutulmuş Arapça, Farsça sözcükleri bulup kullanmışlardır. Tanzimatta Namık Kemal'le başlayan sanatlı anlatımı daha da ağırlaştırmışlardır. Bu yüzden yer yer dil anlaşılmaz duruma gelmiştir.
  7. Romanlarda İstanbul dışına çıkılmazken, öykülerde olaylar İstanbul dışında da geçmiştir.
  8. Romanlardaki ağır ve süslü dil hikayelerde sadeleşmiştir.
  9. Servet-i Fünun döneminin roman ve öykü yazarlarını ve başlıca eserlerini şöyle sıralayabiliriz: Hüseyin Cahit Yalçın (Roman: Hayal İçinde. Öykü: Hayat-ı Muhayyel), Ahmet Hikmet Müftüoğlu (Roman: Gönül Hanım. Öykü: Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar), Safveti Ziya (Roman: Salon Köşelerinde. Öykü: Bir Tesadüf, Kadın Ruhu).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate